Başkent Gazetesi

Blog
25/07/2021
Medya

Başkent Gazetesi

Kendi gerçekliğinizle yüzleşin

Ruhsal iyileşme ve kişisel gelişim sağlayan, bireyde farkındalık ve iç görüyü artıran psikodrama, ülkemizde de giderek yaygınlaşıyor. Bir grup psikoterapisi yöntemi olan psikodramada, kişi kendi gerçekliği ile oyun yoluyla yüzleşiyor.

Klinik Psikolog ve Psikodramatist Dr. Psk. Yeşim Türköz, hızlı bir sağaltım yöntemi olan, gücünü spontanlık, yaratıcılık ve eylem üçlüsünden alan psikodramayı anlattı.

Psikodramanın diğer tedavi yaklaşımlarından farkı nedir? Dayandığı temel ilkeler nelerdir?

 

Psikodrama bir grup psikoterapisi yöntemidir. Ja- cob Levy Moreno tarafından 20. yüzyılın başlarında ge- liştirilmeye başlanan ve yüzyılın ortalarında yaygınlaşan bu yöntemin, kendisine ait sağlam bir kuramı ve özel teknikleri vardır. Bu tekniklerin bir kısmı tiyatrovari ol- duğu için drama adının kökeni buraya dayanıyor. Te- melinde oyun felsefesi ve Moreno’nun rol kuramı bulunuyor. Psikodrama, grup içinde tek tek bireylerin iyileşmesini ve kişisel gelişimini hedeflerken aynı zamanda da grubun toplu olarak şifalanmasını amaçlar. Psikodrama insanın içinde "spontanite", "yaratıcılık" ve "eylem" olmak üzere üç temel güç olduğunu savunuyor. İnsan spontan olduğu zaman yaratıcılığını devreye sokuyor, yaratıcılıkla birlikte eylem geliyor. Eylemin olmadığı yerde bir değişim, dönüşüm ve gelişim söz konusu değildir. Spontanlık bazen yanlış anlaşılıyor ve insanın her yerde içinden geldiği gibi davranması olarak yorum- lanıyor. Oysa, Moreno’nun tanımıyla spontanlık, eskiden beri süregelen duruma yeni bir tepki, yeni oluşan duruma ise uygun bir tepki verebilmektir. Ben bunu dış gerçeklik ile iç gerçekliği şimdi ve burada yaratıcı biçimde buluştur- mak olarak yorumluyorum. Yani konserve edilmiş davranış paketleriyle yaşamamak...

Spontanlığın önündeki en büyük engel büyürken öğrenilen ve zamanla katılaşan şemalar, beklentiler ve hükümlerin yol açtığı korkular, kaygılardır. Tabi bunlar nedeniyle bazı rollerde katılaşabiliyoruz. Örneğin, hep boyun eğici olmak, hep fedakar olmak, hep öfkeli ol- mak, hep aciz olmak, hep olgun davranmak, hep güçlü görünmek gibi... Sorunların çözülmemesi, bizim onlara hep aynı kılıkla yaklaşmamızdan kaynaklanır. Yaratıcılık devreye girmiyor, biz de yeni bir bakış yeni bir davranış üretemiyor ve yakınmaya devam ediyoruz.

“O ANIN GERÇEĞİNE GÖRE DEĞİŞİR”

Psikodrama her zaman yaratıcı çözümler üzerinde du-rur, kalıplaşmış yöntemlerden uzaktır. Kuram olarak asla tek bir çözüm getirmez, konserve çözümlerden yana değildir, her şey o anın gerçeğine göre değişir. O nedenle her şey sahnelenir. Dış dünyada ne oluyorsa grupta da onu yaratıyoruz. Psikodramanın sahne, protagonist (baş oyuncu), yönetici, yardımcı egolar ve grup olmak üzere beş temel unsuru vardır. Isınma, oyun ve paylaşım aşamaları vardır. 

Ayrıca oyunda sıklıkla eşleme, rol değiştirme ve ayna gibi temel teknikleri kullanırız. Onun dışında bazı yardımcı teknikler ve gruplarda ısınma için kullandığı- mız yaklaşık 500 ısı- nma tekniği vardır. Bunlar grup dayanış- masını, bütünlüğünü güçlendirmek ve o gün kimin çalışacağını ortaya çıkarmak için kullandığımız tekniklerdir.

“EŞLEME VE ROL DEĞİŞTİRME”

Nasıl uygulanıyor, örnekleyebilir miyiz?

Örneğin kişinin aile hayatında sorunları varsa grup içinde o ortamı yaratıyoruz. O kişi grup üyeleri arasından rolleri seçiyor. Biz grup üyelerine yardımcı egolar diyoruz. Grupta sorunu getiren kişiye protagonist (baş oyuncu) deriz. Baş oyuncu o sahneyi canlandırırken gerçek hayatta var olan herşeyi oraya taşır. Bunlar kişiler olabileceği gibi, nesneler, durumlar, çelişkiler, kaygılar, istekler olabilir. Psikodramada her şey için rol kişisi seçilebilir. Örneğin anne, baba, eş, kardeş rolü olabileceği gibi korku rolü, vicdan rolü, geçmiş ve gelecek rolü, melek ve şeytan rolü hatta kapı, masa, çanta rolü...

O ortam yaratılır ve önce baş oyuncu tarafından hepsi tek tek oynanır. Ondan sonra onun çizdiği çer- çevede yardımcı egolar da rollerini oynarlar. Biz ne olup bittiğini, bir gerçeği görürüz, geçmişten bir sorun, şu anda var olan bir ikilem geleceğe dair bir kaygı, bir ka- yıp, bir hayal, herşey olabilir. Ortam oluşturulurken kul- lanılan bazı temel teknikler vardır. Örneğin, eşleme ki- şinin iç sesini onun yerine seslendirmektir. O anda kafasından geçmekte olan bir düşünce, duygu, sezgi, inanç, çelişki veya bir anı... Bazen farkında olunmayan yarı bilinçdışı bir gerçeklik de olabilir bu. O anda henüz dile gelmemiş herşey olabilir. Eşleme protagonisti kendi ger- çekliği içinde adım adım ilerletir.

“FARKLI KAPILAR AÇIYOR”

Terapistin en çok kullanması gereken tekniklerinden biri eşlemedir. Terapist, arkasına geçip elini protagonis- tin omzuna koyarak onun iç sesi olur. Örneğin bir sahnede baş oyuncu bağırıyor, karşısındaki kişiyi eziyor gibi görünüyor. Terapist onun gerçeğinin o olmadığının farkında ve eşleme yaparak "Aslında şu anda çok korkuyorum" diyor. Bu doğruysa protagonist bunu reddetmez ve gerçeğiyle karşılaşır.

O andan itibaren bu noktadan devam edilir. Kişinin direnç noktasında terapistin daima proto- gonistle eş duyum için- de olması lazım, onun direnciyle birlikte hareket et- meli. Bu korkuyu uyandıran neydi? Korkunun kaynağı nereye dayanıyor? Bu içgörü çekirdek çatışmalara kadar götürebilir. Eşleme tekniğini sadece grup lideri değil, bütün yardımcı egolar kullanabilir, birbirlerini eşleyebilirler. Bir başka temel teknik rol değiştirme tekniğidir. Protagonist, bazı istisnai durumlar hariç, sahnedeki tüm roller ile rol değiştirmelidir. Çünkü kendimize dışardan bir gözle bakabilmek ruhsal gelişimde çok önemli; kendi ben mer- kezciliğimizden bu şekilde kurtulabilir ve empati kurmayı öğreniriz. Bir de sıklıkla ayna tekniğini kullanıyoruz. Bunda da kişi kendi sahnesine dışardan bakar. Kendi rolüne seçtiği yardımcı ego ve sahnedeki herkes rolünü oynarken o, sah- nesini dışardan izler.

Bu da onu kendi subjektif gerçekliğinden alıp objektif gerçekliğe taşıyor. Eşlemede kişinin subjektif gerçekliği içinde derinleşiriz ki bu gereklidir. Rol değiştirmede bir başkasının subjektif gerçekliğine girip çıkar, aynada ise objektif gerçekliğe geçeriz.

Bunların hepsi bize farklı kapılar açıyor. Rol değiştirmenin kullanılmadığı bir oturum olamaz. Eşlemenin olmadığı olabilir ama nadirdir ve ancak ilerlemiş gruplarda eşlemeye daha az ihtiyaç duyulur. Ayna ise sıklıkla kullanılır. Terapistin (liderin) en önemli görevlerinden birisi bu temel teknikleri zamanında ve uygun şekilde devreye sokmaktır.

BİR OTURUM 2,5 SAAT SÜRÜYOR

Bir psikodrama oturumu grubun özelliklerine göre değişkenlik gösterebilir ancak genel olarak bir oturum ne kadar sürede tamamlanıyor, eğitimler ne kadar sürüyor? Yaşantı (terapi) grup- larında bir psikodrama oturumu ortalama olarak 2,5 saat sürer. Bunun ilk yarım saati ısınma tekniği kullanıyorsak ondan sonra asıl çalışmaya geçeriz. Yıllarca süren gruplar olabildiği gibi, 10-12 oturum süren veya bir yılda tamamlanan gruplar da var. Ben genelde yılda bir grup aça- rım 8 ay çalışırız. Bir sonraki yıl yeni üyelerle grup açı- yorum ama eski gruptan katılmak isteyen üyeler de yeni gruba devam edebiliyor. Oturumlar haftada bir gün olmak üzere 2,5 saat sürüyor. 

Grupta10-12 kişi ideal olarak kabul ediliyor. Bir oturum, ısınma, oyun ve paylaşım olmak üzere üç aşamadan oluşuyor. Her oturum grup dairesi içinde ısınma paylaşımlarıyla açılır. Gerekirse ısınma oyunu ile devam eder ya da doğrudan protagonist çalışmasına geçilir. Son olarak da kapanış payla- şımı için grup dairesine geri dönülür ve o ana kadar yapılan çalışmaların damıtılması işlemine geçilir. Kapanış paylaşımında rol alan tüm yardımcı egolar aldıkları rollerde neler yaşadıklarını, yorum yap- madan geri bildirimlerle anlatır. Protagonist bu aşamada da birçok yeni gerçekle karşılaşabilir ve oyunda edindiği içgörü derinleşir, sakin bir biçimde her şeyi yerli yerine oturtur. Ayrıca kapanışta, diğer grup üyeleri kendi hayatlarından benzer durumları paylaşırlar ve protagonist yalnız olmadığını hisseder.

900 SAAT EĞİTİM VERİLİYOR

Siz grup psikoterapisinin yanı sıra, psikodrama te- rapisti yetiştirmek için de eğitimler veriyorsunuz. Bu konuda bilgi verir misiniz?

Terapi ve yaşantı gruplarıyla eğitim grupları farklı amaçlarla yapılıyor. Terapi ve yaşantı gruplarına herkes katılabiliyor. Bu grupları yönetenlerin yetkili enstitüden mutlaka psikodramatistlik diploması almış olması gere- kiyor. Psikodrama yardımcı terapisti olmak için yaklaşık 500 saat, psikodrama terapisti olmak için de 900 saatlik uygulamalı eğitimden geçmiş olmak gerekiyor. Ancak bu eğitimlere psikolog, psikolojik danışman ve psikiyat- ristler katılabiliyor. Ben o eğitimlerden geçtim ve psi- kodrama terapisti diploması aldım. Birkaç yıldır terapi ve yaşantı grupları yönetiyorum. Bu eğitimin üzerine İstanbul Psikodrama Enstitüsü’nde 2 yıl süren eğitimcinin eğitimi programını tamamlayarak eğitimci psikodrama- tist diplomasını da aldım ve bu yıl Ankara’da ilk eğitim grubumu açtım. Eğitim gruplarının çalışma şekli ve sü- resi yaşantı gruplarından daha farklıdır.

HER TÜRLÜ GERÇEĞE HAZIR OLUNMALI

Kişinin kendi gerçekliğiyle yüzleşmesini göz önüne aldığımızda bu terapinin uzman kişilere doğru merkez- lerde uygulanması büyük önem taşıyor. İnsanlar uz- man kişilere nasıl ulaşabilir?

Psikodrama ehil ellerde kullanılmadığı takdirde kesinlikle elde patlayacak bir yöntemdir. Bir çok psikoterapi yaklaşımı için bu söylenebilir ama psikodrama hızlı çalışan bir teknik olduğu için bazı derin dinamikleri çok hızlı açığa çıkarır. Bu yüzden liderin bu gibi durumlarla çok iyi baş edebilecek bir deneyim ve spontaniteye sahip olması gerekiyor. Beden ve eylem devreye girdiğinde geçmiş yaşantılar şaşırtıcı bir açıklıkla karşınıza gelebiliyor. Normal hatırlama süreçlerinde bunlara ulaşmak kolay değildir. Örneğin bir saldırı ya da tecavüz sahnesi çağrışabilir, bir işkence sahnesi veya kişinin doğrudan kendisinin saldırgan olduğu bir sahne, derin bir suçluluk duygusu, bebeklikte terk edilme veya baş edilmesi zor bir öfke, herşey ortaya çıkabilir. Örneğin protagonist, sahnede annesi kendisine yaklaşmaya çalıştığı halde bir türlü ondan tarafa bakmıyordur ve bunun nedeninin far- kında değildir. Bağın nerede koptuğunu sorguladığı- mızda bebeklik döneminde yaşanan bir terk edilme ve bunun yarattığı büyük bir öfke ortaya çıkar. Ya da iliş- kilere engel olan değersizlik duygusunun arkasında ço- cukluk dönemi ihmaline ya da fiziksel istismara rastlayabiliriz. Terapist bütün bunlarla ne şekilde başa çıkacağını ve nereye ulaşması gerektiğini bilen biri olmalı. Doğru seçim yapmak için kişiler Türkiye’deki FEPTO üyesi enstitülerin web sayfalarına gidebilir. Örneğin I.P.I web sayfasında, bu enstitüden mezun olmuş yardımcı te- rapist ve terapistlerin listesi var. Psikodrama terapi grup- larına katılmak isteyenler bu listeden faydalanabilirler. Eğitimlere başvurmak isteyenler de doğrudan bu kuruşlar ve onların temsilcilerine yönelmeli.

Ankara Katliamı hem katliamı yaşayanlar hem de tanıklık edenlerde çok derin izler bıraktı, yaşanan travmalarla toplumda bir tür kaygı bozukluğu, umutsuzluk baş gösterdi. Katliam mağdurlarıyla çalışmış biri olarak gözlemleriniz nelerdir? Bu travmayla nasıl baş edebiliriz?

Psikodrama gruplarında sosyodrama çalışmaları da yapıyoruz. Bu tür toplumsal travmaları sosyodrama ile çalışabiliyoruz. Örneğin gruplarımdan birinde Anka- ra'daki katliam ve ardından yaşanan toplumsal travmayı bir sosyodrama çalışması olarak ele aldım. Bütün bir oturumu buna ayırdık ve grup dayanışmasıyla bu trav- manın üstesinden gelmenin yollarını aradık. Toplumsal travmalarla baş etmenin yolu yine toplumsal bağlardan ve birlikte şifalanmaktan geçiyor.

HERKESE UYGULANABİLİR

Hangi hastalara uygulanabilir, belirleyici kıstaslar var mı?

Yalnızca hasta değil, çok geniş bir yelpazede bir çok kişiye uygulanabilir. Psikodrama, grup doğru oluşturulur, doğru yönetilirse çoğu kişiye uygundur. Psikotik (şizofren vb.) kişilere de uygulanabiliyor, bunun örnekleri var. Bu konuda uzmanlaşmış psikod- ramatistler var. Hastane ortamlarında, cezaevlerinde ya da taciz, tecavüz, saldırı, işkence kurbanlarına uy- gulanabiliyor. Sadece hasta gruplarına değil, mağdur gruplarıyla da çalışılabiliyor. Sistem doğru kurulduk- tan sonra herkese uygulanabilir. Yaşantı gruplarına ise psikolojik sağlamlığını arttırmak ve gelişmek isteyen herkes başvurabiliyor.

Türkiye'de ne zaman da beri uygulanıyor?

Türkiye'de psikodrama eğitimi ilk olarak 1984'de Prof. Dr. Abdülkadir Özbek’in Ankara’da kurduğu grup ile başladı. Özbek, Almanya’da Moreno Ensti- tüsü’nde aldığı eğitim doğrultusunda psikodrama ça- lışmalarını Türkiye’de başlatarak bir dernek kurdu. İlk grupları kendisi yönetti, kısa süre içinde farklı şe- hirlerde de gruplar kuruldu. Ben de psikodrama temel eğitimimi Abdülkadir Hoca’nın ilk gruplarından bi- rinde aldım. Bu eğitimlerden geçen ilk psikodrama- tistlerin öncülüğünde çalışmalar yaygınlaştı ve daha sonraki yıllarda Abdülkadir Özbek Enstitüsü ve psikodramatist Deniz Altınay tarafından da İstanbul Psikodrama Enstitüsü (I.P.I.) kuruldu.

Ben ileri düzey eğitimimi ve ardından gelen eğitimcinin eğitimini İstanbul Psikodrama Ensti- tüsü’nde tamamladım, şu anda oradan aldığım yet- ki ile Ankara’da hem psikodrama terapisti hem de eğitimcisi olarak çalışıyorum. Türkiye’deki eği- timler Avrupa Psikodrama Eğitim Kurumları Federasyonu (FEPTO) üyesi olan bu iki enstitü tarafından yürütülüyor.